|
Catégorie |
Turc |
Anglais |
|
General |
|
1 |
General |
içerisinde pek çok ada adacık kayalık bulunan deniz |
archipelago n.
|
|
2 |
General |
ingilitere'nin pek çok yerinde bilhassa Londra'da çok meşhur bir sandviççi zinciri |
Pret A Manger n.
|
|
3 |
General |
pek çok renk tonuna sahip olma |
tintiness n.
|
|
4 |
General |
pek çok şey |
loads (of) n.
|
|
5 |
General |
bir şeye pek çok üzülmek |
take something hard v.
|
|
6 |
General |
pek çok sevmek |
go for v.
|
|
7 |
General |
-den pek çok zevk almak |
luxuriate in v.
|
|
8 |
General |
pek çok gönüllü iş yapmak |
do a lot of volunteer work v.
|
|
9 |
General |
pek çok ve çeşitli |
manifold adj.
|
|
|
10 |
General |
(pek) çok |
plenty adj.
|
|
11 |
General |
pek çok işe yarayan |
all-purpose adj.
|
|
12 |
General |
pek çok yeteneği olan |
all-around adj.
|
|
13 |
General |
pek çok sayıda |
umteen adj.
|
|
14 |
General |
pek çok sayıda |
umpteen adj.
|
|
15 |
General |
pek çok alt bölüme/sınıfa ayrılmış |
polychotomous adj.
|
|
16 |
General |
pek çok daldan esas olana ait |
arterial adj.
|
|
17 |
General |
pek çok unutulmaz olaya sahip |
eventful adj.
|
|
18 |
General |
dünyanın pek çok bölümünde bulunan |
peregrine adj.
|
|
19 |
General |
dünyanın pek çok bölümünde bulunan |
peregrinic adj.
|
|
20 |
General |
pek çok defa |
quite a bit adv.
|
|
21 |
General |
pek çok defa |
quite a lot adv.
|
|
22 |
General |
pek çok kez |
many times adv.
|
|
23 |
General |
pek çok kez |
quite a lot times adv.
|
|
Phrases |
|
24 |
Phrases |
mücadelede hayal kırıklığı ya da başarısızlık gibi pek çok şeyle karşılaşma olasılığını anlatan deyiş |
c'est la guerre [french] interj.
|
|
Proverb |
|
25 |
Proverb |
bir çocuğun yetiştirilmesi pek çok kişini yardımını ve desteğini gerektirir |
it takes a village to raise a child
|
|
26 |
Proverb |
ağzı çok laf yapanın elinden pek iş gelmez |
great talkers are little doers
|
|
Colloquial |
|
27 |
Colloquial |
pek çok şey |
lots of things n.
|
|
28 |
Colloquial |
pek çok sayıda |
umpteen n.
|
|
29 |
Colloquial |
pek çok (bir şey) |
plenty of (something) adj.
|
|
30 |
Colloquial |
pek çok nedenden ötürü |
for many reasons expr.
|
|
31 |
Colloquial |
pek çok nedenden dolayı |
for many reasons expr.
|
|
32 |
Colloquial |
pek zeki/çok akıllı biri değil |
nothing going on upstairs expr.
|
|
33 |
Colloquial |
pek/çok iyi değil |
not too hot expr.
|
|
34 |
Colloquial |
pek/çok iyi durumda değil |
not too hot expr.
|
|
35 |
Colloquial |
pek/çok sağlıklı değil |
not too hot expr.
|
|
36 |
Colloquial |
pek/çok iyi değil |
not so hot expr.
|
|
37 |
Colloquial |
pek/çok iyi durumda değil |
not so hot expr.
|
|
38 |
Colloquial |
pek/çok sağlıklı değil |
not so hot expr.
|
|
39 |
Colloquial |
pek çok şey |
thing or two expr.
|
|
Idioms |
|
40 |
Idioms |
(yapacak) pek çok şey |
a hundred/thousand/million and one things/things to do n.
|
|
41 |
Idioms |
pek/çok uzak olmayan gelecek |
the not-so-distant future n.
|
|
42 |
Idioms |
pek/çok uzak olmayan geçmiş |
the not-too-distant past n.
|
|
43 |
Idioms |
aynı anda pek çok işle uğraşmak |
stretch oneself too thin v.
|
|
44 |
Idioms |
aynı anda pek çok işle uğraşmak |
spread (oneself) thin v.
|
|
45 |
Idioms |
(birini/bir şeyi) pek çok işe/göreve bölmek |
spread (something or oneself) too thin v.
|
|
46 |
Idioms |
aynı anda pek çok işle uğraşmak |
spread thin v.
|
|
47 |
Idioms |
aynı anda pek çok işle uğraşmak |
spread too thin v.
|
|
48 |
Idioms |
aynı anda pek çok işle uğraşmak |
spread yourself too thin v.
|
|
49 |
Idioms |
çok/pek tatlı/hoş |
(as) sweet as pie adj.
|
|
50 |
Idioms |
çok/pek tatlı/hoş |
sweet as pie adj.
|
|
51 |
Idioms |
pek zeki/çok akıllı biri değil |
not anything going on upstairs expr.
|
|
52 |
Idioms |
pek zeki/çok akıllı biri değil |
not anything upstairs expr.
|
|
53 |
Idioms |
pek zeki/çok akıllı biri değil |
not much going on upstairs expr.
|
|
54 |
Idioms |
pek zeki/çok akıllı biri değil |
not much upstairs expr.
|
|
55 |
Idioms |
pek çok (bir şey) |
a whole lot of (something) expr.
|
|
56 |
Idioms |
pek çok (bir şey) |
a world of (something) expr.
|
|
57 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) başarıya ulaşması çok zor/pek mümkün değil |
the odds are against (someone or something) expr.
|
|
58 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) başarıya ulaşması çok zor/pek mümkün değil |
the odds are against something/somebody doing something expr.
|
|
59 |
Idioms |
(birinin/bir şeyin) başarıya ulaşması çok zor/pek mümkün değil |
the odds are stacked against (someone or something) expr.
|
|
Speaking |
|
60 |
Speaking |
bunu pek çok kez yaptık |
we've done this many times expr.
|
|
61 |
Speaking |
bunu pek çok kez yaptık |
we've done this a lot of times expr.
|
|
62 |
Speaking |
hayatımı pek çok kez kurtardı |
he saved my life many times expr.
|
|
63 |
Speaking |
ondan nefret etmek için pek çok sebebim var |
I have got lots of reason to hate her/him expr.
|
|
64 |
Speaking |
pek çok insan daha iyi görünmek istediklerini söylerler |
most people say they want to look better expr.
|
|
65 |
Speaking |
pek çok insan daha iyi görünmek isterler |
most people want to look better expr.
|
|
66 |
Speaking |
pek çok dostu var |
she has lots of friends expr.
|
|
67 |
Speaking |
pek çok insan daha iyi görünmek ister |
most people want to look better expr.
|
|
Trade/Economic |
|
68 |
Trade/Economic |
farklı türdeki pek çok malı satan büyük mağaza |
department store n.
|
|
Politics |
|
69 |
Politics |
bolivya'da pek çok yerel bölücü grup için şemsiye görevi gören bir terör örgütü |
national liberation army n.
|
|
Media |
|
70 |
Media |
(yayın akışlarında) pek çok insanın işe gidip gelirken arabada olduğu zaman dilimi |
drive-time n.
|
|
Technical |
|
71 |
Technical |
pek çok alanda kullanılan konuların hücreler şeklinde bölünmesi ile ilgili modelleme aracı |
cellular automaton n.
|
|
Computer |
|
72 |
Computer |
kullanıcının, internet üzerinde pek çok kaynağa ve hizmete ulaşmasına olanak tanıyan büyük kaynak sitesi |
web portal n.
|
|
73 |
Computer |
pek çok tasarım |
myriad of design n.
|
|
74 |
Computer |
microsoft'un yürüttüğü, microsoft ürünlerini kullanarak pek çok alanda yeterlilik sertifikası veren bir dizi program |
mcp ( microsoft certified professional) n.
|
|
Psychology |
|
75 |
Psychology |
pek çok sistemi etkileyen enflamatuvar rahatsızlık |
multisystem involving inflammatory disorde n.
|
|
76 |
Psychology |
pek çok ortak psikolojik özelliği olan bir grup birey |
biotype n.
|
|
Pharmaceutics |
|
77 |
Pharmaceutics |
pek çok gram pozitif ve gram negatif bakteri türünde etkili olan bir antibiyotik markası |
e-mycin® n.
|
|
78 |
Pharmaceutics |
pek çok gram pozitif ve gram negatif bakteri türünde etkili olan bir antibiyotik markası |
ethril® n.
|
|
79 |
Pharmaceutics |
pek çok gram pozitif ve gram negatif bakteri türünde etkili olan bir antibiyotik markası |
erythrocin® n.
|
|
80 |
Pharmaceutics |
pek çok gram pozitif ve gram negatif bakteri türünde etkili olan bir antibiyotik markası |
ilosone® n.
|
|
81 |
Pharmaceutics |
pek çok gram pozitif ve gram negatif bakteri türünde etkili olan bir antibiyotik markası |
pediamycin® n.
|
|
Chemistry |
|
82 |
Chemistry |
balmumundan elde edilen, pek çok bileşikte var olduğu düşünülen bir radikal |
ceryl n.
|
|
Biology |
|
83 |
Biology |
pek çok bitkide çiçeğin dışında meydana gelen nektar salgılayıcı yapı |
gland n.
|
|
Marine Biology |
|
84 |
Marine Biology |
pek çok türünün soyu tükenmiş olan cestracion cinsinden olan köpek balığı |
cestraciont n.
|
|
85 |
Marine Biology |
pek çok tatlısu balığı türünün bulunduğu bir takım |
eventognathi n.
|
|
86 |
Marine Biology |
dünya'nın pek çok bölgesinde görülen majidae familyasının tip cinsi |
genus maia n.
|
|
87 |
Marine Biology |
dünya'nın pek çok bölgesinde görülen majidae familyasının tip cinsi |
maia n.
|
|
88 |
Marine Biology |
dünya'nın pek çok bölgesinde görülen majidae familyasının tip cinsi |
genus maja n.
|
|
89 |
Marine Biology |
dünya'nın pek çok bölgesinde görülen majidae familyasının tip cinsi |
maja n.
|
|
Astronomy |
|
90 |
Astronomy |
devasa bir galaksi kümesi olduğu düşünülen ve pek çok galaksinin uzaydaki belirli bir noktaya doğru hareket ettiği gerçeğine delil olarak gösterilen büyük kitle |
great attractor n.
|
|
Zoology |
|
91 |
Zoology |
pek çok yarasa türünün burnunda bulunan ince, geniş, zar şeklinde deri katman |
nose leaf n.
|
|
92 |
Zoology |
crinoidea sınıfına ait, oral diskin etrafında kolları bulunan pek çok canlıyı ve fosili içeren bir takım |
encrinoidea n.
|
|
93 |
Zoology |
crinoidea sınıfına ait, oral diskin etrafında kolları bulunan pek çok canlıyı ve fosili içeren bir takım |
brachiata n.
|
|
94 |
Zoology |
crinoidea sınıfına ait, oral diskin etrafında kolları bulunan pek çok canlıyı ve fosili içeren bir takım |
articulata n.
|
|
95 |
Zoology |
temel olarak böceklerle beslenen, dünyanın pek çok yerinde görülebilen ve genellikle büyük kulaklı yarasalardan oluşan bir alt takım |
microbat n.
|
|
96 |
Zoology |
temel olarak böceklerle beslenen, dünyanın pek çok yerinde görülebilen ve genellikle büyük kulaklı yarasalardan oluşan bir alt takım |
suborder microchiroptera n.
|
|
97 |
Zoology |
dar ağızlı kara kurbağalarını ve hypopachus cinsi kurbağaları içeren, dünyanın pek çok yerine dağılmış bir familya |
microhylidae n.
|
|
98 |
Zoology |
dar ağızlı kara kurbağalarını ve hypopachus cinsi kurbağaları içeren, dünyanın pek çok yerine dağılmış bir familya |
brevicipitidae n.
|
|
99 |
Zoology |
dar ağızlı kara kurbağalarını ve hypopachus cinsi kurbağaları içeren, dünyanın pek çok yerine dağılmış bir familya |
family brevicipitidae n.
|
|
100 |
Zoology |
dar ağızlı kara kurbağalarını ve hypopachus cinsi kurbağaları içeren, dünyanın pek çok yerine dağılmış bir familya |
family microhylidae n.
|
|
101 |
Zoology |
pek çok omurgasız hayvanda bulunan, kalkerli kitle içeren bir kese |
lithocyst n.
|
|
Botanic |
|
102 |
Botanic |
dünyanın pek çok yerinde görülen, yeşil çiçekleri ve tüylü yaprakları olan yaygın bir bitki |
redroot (amaranthus retroflexus) n.
|
|
103 |
Botanic |
pek çok ince katmana ayrılan kabuklara sahip, beyaz çiçekli bir amerikan çalısı |
ninebark (physocarpus) n.
|
|
104 |
Botanic |
pek çok bitki türünü içine alan kozmopolit bir bitki takımı |
ericales n.
|
|
105 |
Botanic |
tüm dünyada yaygın olarak görülen ve patates dahil pek çok bitkinin hastalanmasına sebep olan bir bitki mantarı |
rhizoctonia n.
|
|
Education |
|
106 |
Education |
pek çok konuyu kapsayan |
encyclopedian adj.
|
|
107 |
Education |
pek çok konuyu kapsayan |
encyclopedic adj.
|
|
Linguistics |
|
108 |
Linguistics |
ingilizceden alınan pek çok sözcüğün bulunduğu japonca |
japanglish n.
|
|
Geography |
|
109 |
Geography |
new york'un kuzeydoğusunda, vermont'un kuzeybatısında ve quebec’in güneyinde bulunan, tarihte üzerinde pek çok savaşın yapıldığı göl |
lake champlain n.
|
|
Mythology |
|
110 |
Mythology |
pek çok kızılderili inanışında baş ilah |
great spirit n.
|
|
Ornithology |
|
111 |
Ornithology |
pek çok gececil ve böcekcil kuş familya ve alt familyasından oluşan takım |
caprimulgiformes n.
|
|
Entomology |
|
112 |
Entomology |
yabani bitkiler ve ekinler dahil olmak üzere pek çok bitkiyi tahrip eden yaygın bir böcek cinsi |
anaphothrips n.
|
|